Atatürk Diyor ki
Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmus bir milletiz.
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlik karsisinda usak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyik sayilamaz.
Özgürlük ve bagimsizlik benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadimin en degerli mirasi olan bagimsizlik aski ile dolu bir adamim. Çocuklugumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatimin her safhasini yakindan bilenler bu askim malumdur. Bence bir millete serefin, haysiyetin, namusun ve insanligin vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bagimsizligina sahip olmasiyla kaimdir. Ben sahsen bu saydigim vasiflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasiflarin kendimde mevcut oldugunu iddia edebilmek için milletimin de ayni vasiflari tasimasini esas sart bilirim. Ben yasabilmek için mutlaka bagimsiz bir milletin evladi kalmaliyim. Bu sebeple milli bagimsizlik bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanligi teskil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabi olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansiz düsmaniyim.
Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karsisinda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirligi üzerine kurulmus müesseseler her tarafta yikilmaya mahkumdurlar.
Cumhuriyet fikir serbestligi taraftaridir. Samimi ve mesru olmak sartiyla her fikre saygi duyariz.
Egemenlik kayitsiz ve sartsiz milletindir.
Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, isbirligi eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onlarin milliyetlerinin bütün icaplarini taniriz. Bizim milliyetçiligimiz herhalde hodbince ve magrurca bir milliyetçilik degildir.
Bilelim ki milli benligini bilmeyen milletler baska milletlere yem olurlar.
Milli mücadelelere sahsî hirs degil, milli ideal, milli onur sebep olmustur.
Türk çocugu ecdadini tanidikça daha büyük isler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktir.
Milli his ile dil arasindaki bag çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olmasi, milli hissin gelismesinde baslica etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil suurla islensin. Ülkesini, yüksek bagimsizligini korumasini bilen Türk milleti, dilini de yabanci diller boyundurugundan kurtarmalidir.
Bir dinin tabiî olmasi için akla, fenne, ilme ve mantiga uygun olmasi lazimdir.
Her fert istedigini düsünmek, istedigine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtigi bir dinin icaplarini yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanina hakim olunamaz.
Türk Milletinin istidadi ve kesin karari medeniyet yolunda, durmadan, yilmadan ilerlemektir.
Medeni olmayan insanlar, medeni olanlarin ayaklari altinda kalmaya mahkumdurlar.
Büyük dinimiz çalismayanin insanlikla hiç ilgisi olmadigini bildiriyor. Bazi kimseler çagdas olmayi kâfir olmak sayiyorlar. Asil küfür onlarin bu zannidir. Bu yanlis tefsiri yapanlarin maksadi Islâmlarin kâfirlere esir olmasini istemek degil de nedir? Her sarikliyi hoca sanmayin, hoca olmak sarikla degil, dimagladir.
Arkadaslar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En dogru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatidir.
Medeniyetin emir ve talep ettigini yapmak insan olmak için yeterlidir.
Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarini tatbik edecegiz.
Milletimiz her güçlük ve zorluk karsisinda, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hizini, her vasitayla arttirmaya çalismak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.
Insan toplulugu kadin ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasini ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlügü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarisi topraga zincirlerle bagli kaldikça öteki kismi göklere yükselebilsin?
Ey kahraman Türk kadini, sen yerde sürünmeye degil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layiksin.
Analarin bugünkü evlatlarina verecegi terbiye eski devirlerdeki gibi basit degildir. Bugünün analari için gerekli vasiflari tasiyan evlat yetistirmek, evlatlarini bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasiflar tasimalarina baglidir. Onun için kadinlarimiz, hattâ erkeklerimizden çok aydin, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eger hakikaten milletin anasi olmak istiyorlarsa.
Ben icap ettigi zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canimi verecegim.
Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta oldugunuz terbiye ve irfan ile insanlik ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kiymetli timsali olacaksiniz. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yasatacak sizsiniz.
Yüksek Türk! Senin için yüksekligin hududu yoktur. Iste parola budur.
Benim naçiz vücudum nasil olsa bir gün toprak olacaktir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yasayacaktir.
Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatlari! Yorulsaniz dahi beni takip edeceksiniz… Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençligi gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.
Biz cahil dedigimiz zaman, mektepte okumamis olanlari kastetmiyoruz. Kastettigimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumus olanlardan en büyük cahiller çiktigi gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çikabilir.
Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatlari seven, fikir terbiyesinde oldugu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmis ve yükselmis olan erdemli, kudretli bir nesil yetistirmek ana siyasetimizin açik dilegidir.
Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr ögretmenleri ve egiticileri, sizler yetistireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktir. Eserin kiymeti, sizin maharetiniz ve fedakârliginiz derecesiyle mütenasip bulunacaktir.
Milleti kurtaranlar yalniz ve ancak ögretmenlerdir. Ögretmenden, egiticiden yoksun bir millet, henüz millet namini almak istidadini kesfetmemistir.
Dünyanin her tarafindan ögretmenler insan toplulugunun en fedakâr ve muhterem unsurlaridir.
Okul sayesinde, okulun verecegi ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanati, Türk iktisadiyati, Türk siir ve edebiyati bütün güzellikleriyle gelisir.
Türkiye’nin asil sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layik olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadini güder.
Ekonomik kalkinma, Türkiye’nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahli Türkiye idealinin belkemiğidir.